Baslarken

Universite yillarinda Ekonomiye ve ekonomi derslerine merakli bir ogrenci olmama ragmen finansla tanismam para biriktirmeye basladigim profesyonel is hayatimda aci bir tecrubeyle gerceklesti. Euro olarak aldigim maaslari yine Euro olarak biriktirirken Euro/TL kurundaki ani dususle yaptigim TL ye gecis hareketini takip eden Eurodaki deger patlamasi, parami iyi kullanmanin ne kadar onemli oldugunu anlamama yardimci olmakla kalmadi, borsa, tahvil, bono, eurobond piyasasi ve diger yatirim araclarindan olusan yatirim dunyasina girmemi sagladi. Bu tarihten itibaren yatirim kitaplari, araci kurumlarin bultenleri ve raporlari ve merkez bankasi gibi kurumlarin donemsel cikardiklari raporlari okumaya, istatistiksel verileri incelemeye, ekonomiturk.blogspot.com basta olmak uzere ekonomi ile ilgili bloglari, siteleri ve gazetelerdeki kose yazilarini takip etmeye basladim.

Butun bu calismalar bireysel anlamda yatirimi ogrenmenin ne kadar onemli oldugunu, her bir birey icin yatirim stratejilerine ayrilan zamanin geleceklerine ne gibi katkilarda bulunacagini, yatirarak para kazanmanin kimi durumlarda calisarak para kazanmaktan bile daha etkili oldugunu anlamami sagladi.

Gunumuzde bir cok insan parasizliktan ve gecim sikintisindan sikayet ediyor. Evet gercekten halkimizin buyuk bir bolumu hayatlarinin hic bir asamasinda biriktirebilecekleri kadar cok para kazanamamistir. Ancak zaruri ihtiyaclarini giderecek kadar para kazanabilen bu kesimi haric tutarsak, buyuk bir kesim de gecmis hayatlarindaki firsatlari degerlendirmemis; geleceklerine ciddi anlamda etki edecek yatirim sanslarini zamaninda cok da dogru olmayan yerlere para harcayarak kaybetmislerdir. Issizlik oranlarinin cok yuksek oldugu su aylarda, aile gecindiren ve isten atilmaktan korkan bir cok insan gecmisteki yanlis harcamalari nedeniyle mutsuz olmaktalar.


Ilk yazimi burada noktaliyorum; umarim bu baslangici siz okuyucularin zevkle takip edecegi yazilarla devam ettirebilirim.