Yatırımcıların büyük bir kısmı kaldıraç nedir diye duyduğunda ve vadeli opsiyon borsasında sunulan imkanları öğrendiğinde heyecana kapılabilir. Evet sunulan imkanlar gerçekten güzeldir, fakat çoğu yatırımcının eksik bilgiye sahip oluşu, yüksek kazançlara olan tutkusu kaldıraç kullanımının kötü sonuçlar doğurmasına neden olmaktadır.
Kaldıraç, piyasalarda yatırdığımız teminatın çok üstünde işlem yapabilmemizi sağlayan uygulamadır.
Kaldıraç nedir merak ediyorsanız Ekonomiturk'deki Kaldıraç nedir yazıma göz atabilirsiniz.
Ayrıca aşağıda da daha önce Ekonomitürkte yazdığım bir kaç yazının linkini koyuyorum.
Forex Nedir?
Yatırım Fonları Nedir?
A Tipi Yatırım Fonu Nedir?
B Tipi Likit Fon Nedir?
Eurobond Nedir?
5 Nisan 2010 Pazartesi
1 Nisan 2010 Perşembe
Forex Nedir?
Forex Nedir? tanımını yaparak günümüzde bir çok kişinin yatırım yaptığı bu piyasa hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Forex ya da FX, İngilizce Foreign Exchange (Para Değiştirme) sözcüklerinden oluşturulan bir kısaltmadır. Forex, farklı ülkelerin paralarının birbiriyle değiştirildiği piyasadır. Günlük ortalama 3.8 trilyon dolar [1] işlem hacmiyle dünyanın hem en büyük hem de en hızlı gelişen finansal piyasasıdır. Bu likidite, dünyanın temel hisse senetleri borsalarının toplamından daha fazladır. Newyork borsasının (NYSE) günlük işlem hacminin 38,65 milyar dolar [2] dünya borsalarının toplam günlük işlem hacminin ise yaklaşık 320 milyar dolar [3] olduğunu düşünürsek Forex’in ne kadar derin bir piyasa olduğu anlaşılacaktır.
Bölgesel olarak Forex piyasalarından en büyük payı 36% ile İngiltere almış. İngiltereyi 16% ile ABD, 6% ile Japonya ve Singapur takip etmiş. 2009 Nisanında Amerikan Doları 86% ile en çok işlem yapılan para birimi olmuş. Forex işlemlerinin 40%’ında Avro, 23%ünde Yen, 15%’inde Pound, 36%sında ise diğer para birimleri kullanılmış. [4]
Forex nedir yazısının devamını Ekonomiturk'teki bu linkten takip edebilirsiniz.
Tahvil Türleri A Tipi Yatırım Fonu Nedir? B Tipi Likit Fon Nedir? Eurobond Nedir? Ayı Piyasası Nedir? Kredi Garanti Fonu Nedir? Broker Nedir?
Bölgesel olarak Forex piyasalarından en büyük payı 36% ile İngiltere almış. İngiltereyi 16% ile ABD, 6% ile Japonya ve Singapur takip etmiş. 2009 Nisanında Amerikan Doları 86% ile en çok işlem yapılan para birimi olmuş. Forex işlemlerinin 40%’ında Avro, 23%ünde Yen, 15%’inde Pound, 36%sında ise diğer para birimleri kullanılmış. [4]
Forex nedir yazısının devamını Ekonomiturk'teki bu linkten takip edebilirsiniz.
Tahvil Türleri A Tipi Yatırım Fonu Nedir? B Tipi Likit Fon Nedir? Eurobond Nedir? Ayı Piyasası Nedir? Kredi Garanti Fonu Nedir? Broker Nedir?
31 Mart 2010 Çarşamba
Eurobond Nedir?
Eurobond nedir konulu yazımızdan önce tahvil türleri, yatırım fonları nedir, ters repo nedir, a tipi yatırım fonu nedir, b tipi likit fon nedir konulu yazılarımızda yatırımcılar için farklı yatırım enstrümanlarından bahsetmiştik. Bu yazımızda ise Eurobondu tanımlayacağız ve yatırımcılar için özelliklerinden bahsedeceğiz.
Eurobond, devlet ya da şirketlerin, kendi ülkeleri dışında kaynak sağlamak amacıyla, uluslararası piyasalarda yabancı para birimleri üzerinden satışa sundukları, vadesi 30 yıla kadar ulaşan borçlanma aracıdır. Tanım olarak hazine bonosu ve devlet tahvilleri ile benzerdir, ancak iç borçlanmaya yönelik olan bu kâğıtlar Devlet iç borçlanma senedi olarak tanımlanmakta iken Eurobondlar dış borçlanma statüsündedir. (Bkz. Wikipedia)
Eurobond’lar (USD cinsli olanlar) ilk ihraç edildikleri sırada referans olarak dünyada en sağlam olarak gösterilen Amerikan hazine bonolarını kendilerine esas alırlar. İhraç sırasında yerli ve yabancı yatırımcılar bu referans bonoları kendilerine baz alarak Türkiye (Türk bonosunun) riskini ölçmeye çalışırlar. Euro cinsinden çıkan Türk tahvilleri de Alman hazine bonosuna göre değerlendirilerek ifade edilir.
Eurobond nedir diye merak ediyorsanız yazının orjinaline Ekonomitürkde Eurobond nedir linki ile ulaşabilirsiniz.
Arbitraj Nedir ?
Broker Nedir? Nasıl Broker olunur?
Portföy Nedir? Portföy Yönetimi Nasıl Yapılır?
2009 ve 2010 Büyüme Hızı Rakamları ve Baz Etkisi Nedir: Haluk Bürümcekçi
Google Nexus One, IPhone ve Motorola Droid Çok Ucuza
Eurobond, devlet ya da şirketlerin, kendi ülkeleri dışında kaynak sağlamak amacıyla, uluslararası piyasalarda yabancı para birimleri üzerinden satışa sundukları, vadesi 30 yıla kadar ulaşan borçlanma aracıdır. Tanım olarak hazine bonosu ve devlet tahvilleri ile benzerdir, ancak iç borçlanmaya yönelik olan bu kâğıtlar Devlet iç borçlanma senedi olarak tanımlanmakta iken Eurobondlar dış borçlanma statüsündedir. (Bkz. Wikipedia)
Eurobond’lar (USD cinsli olanlar) ilk ihraç edildikleri sırada referans olarak dünyada en sağlam olarak gösterilen Amerikan hazine bonolarını kendilerine esas alırlar. İhraç sırasında yerli ve yabancı yatırımcılar bu referans bonoları kendilerine baz alarak Türkiye (Türk bonosunun) riskini ölçmeye çalışırlar. Euro cinsinden çıkan Türk tahvilleri de Alman hazine bonosuna göre değerlendirilerek ifade edilir.
Eurobond nedir diye merak ediyorsanız yazının orjinaline Ekonomitürkde Eurobond nedir linki ile ulaşabilirsiniz.
Arbitraj Nedir ?
Broker Nedir? Nasıl Broker olunur?
Portföy Nedir? Portföy Yönetimi Nasıl Yapılır?
2009 ve 2010 Büyüme Hızı Rakamları ve Baz Etkisi Nedir: Haluk Bürümcekçi
Google Nexus One, IPhone ve Motorola Droid Çok Ucuza
19 Mart 2010 Cuma
Linkler
Ekonomiturkte yayinlanan yazilarima aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Ters Repo Nedir?
Ayı Piyasası Nedir?
Broker Nedir? Nasıl Broker olunur?
Ayrıca Ekonomiturk editorunun yazdığı güncel yazılar için
Kredi Faiz Oranları Karşılaştırma
Petrol Fiyatları Nereye Kadar Yükselir?
Neye Yatırım Yapmalı, Paramı Nereye Yatırmalıyım?
UNESCO Nedir, Fonksiyonu Var mıdır, Bilinmeyen Gerçekler
Devlet nedir? Neden gereklidir?
Ters Repo Nedir?
Ayı Piyasası Nedir?
Broker Nedir? Nasıl Broker olunur?
Ayrıca Ekonomiturk editorunun yazdığı güncel yazılar için
Kredi Faiz Oranları Karşılaştırma
Petrol Fiyatları Nereye Kadar Yükselir?
Neye Yatırım Yapmalı, Paramı Nereye Yatırmalıyım?
UNESCO Nedir, Fonksiyonu Var mıdır, Bilinmeyen Gerçekler
Devlet nedir? Neden gereklidir?
14 Mart 2010 Pazar
13 Mart 2010 Cumartesi
Likit Fonlar Hakkinda
Ekonomiturk.blogspot.com adresinde B tipi likit fon nedir? yazisina ulasabilirsiniz.
8 Mart 2010 Pazartesi
A Tipi Yatırım Fonu Nedir?
A Tipi Yatırım Fonu Nedir başlıklı yazıma ekonomiturk.blogspot.com adresinde bu linkten ulaşabilirsiniz.
7 Mart 2010 Pazar
6 Mart 2010 Cumartesi
Borsa Cazibe Kazaniyor
Subat ayinin sonunda Turkiyede ic politikadaki gerilme, Dunyada ise coken Yunan ve Portekiz ekonomileri IMKB 100 endeksinin yaklasik 10%luk bir dususle 50 000 seviyesine inmesine neden oldu.
Kriz sonrasi enflasyonun dususuyle Turkiye Merkez bankasinin hizli bir sekilde faizleri indirmesi 2 yil once hayal bile edemeyecegimiz sekilde gosterge faizde ciddi bir dususe neden oldu. Oyleki TUFE'ye endeksli tahvillerde reel faizler 12% seviyesinden 3% seviyesine kadar indi. Iskontolu hazine bonolari ve diger degisken faizli tahvillerde ise yil sonu enflasyonun yuksek cikmasi durumunda yatirimcilar birakin kazanci reel kayip bile yasayabilirler. Haluk Bürümcekçi de son yazdigi yazida enflasyon uzerindeki yukari yonlu risk ve yukselen enflasyon seviyesinden bahsetmis.
Son zamanda yukselen enflasyon nedeniyle ne mevduat hesabi ne altin ne de hazine kagitlari hic cazip degil. Borsa ise 50000 gibi gecen yila gore cok yuksek bir seviyede olmasina ragmen sirketlerin P/E (Piyasa Degeri/Kar) degerlerinin halen daha makul seviyelerde bulunmasi nedeniyle cazibesini koruyor. Bence borsaya bir miktar yatirim mantikli, fakat derin bir yatirim icin halen daha ciddi dususlerin beklenmesi gerektigi kanaatindeyim. Zira onumuzdeki yil secim yili ve secime girerken neler yasayacagimizi kestirmek cok da mumkun degil.
Kriz sonrasi enflasyonun dususuyle Turkiye Merkez bankasinin hizli bir sekilde faizleri indirmesi 2 yil once hayal bile edemeyecegimiz sekilde gosterge faizde ciddi bir dususe neden oldu. Oyleki TUFE'ye endeksli tahvillerde reel faizler 12% seviyesinden 3% seviyesine kadar indi. Iskontolu hazine bonolari ve diger degisken faizli tahvillerde ise yil sonu enflasyonun yuksek cikmasi durumunda yatirimcilar birakin kazanci reel kayip bile yasayabilirler. Haluk Bürümcekçi de son yazdigi yazida enflasyon uzerindeki yukari yonlu risk ve yukselen enflasyon seviyesinden bahsetmis.
Son zamanda yukselen enflasyon nedeniyle ne mevduat hesabi ne altin ne de hazine kagitlari hic cazip degil. Borsa ise 50000 gibi gecen yila gore cok yuksek bir seviyede olmasina ragmen sirketlerin P/E (Piyasa Degeri/Kar) degerlerinin halen daha makul seviyelerde bulunmasi nedeniyle cazibesini koruyor. Bence borsaya bir miktar yatirim mantikli, fakat derin bir yatirim icin halen daha ciddi dususlerin beklenmesi gerektigi kanaatindeyim. Zira onumuzdeki yil secim yili ve secime girerken neler yasayacagimizi kestirmek cok da mumkun degil.
27 Şubat 2010 Cumartesi
Hazine Bonolari, Fonlar ve Emlak
Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları üzerine yazdığım ilk yazıdan devam ediyorum.
Bu yazıda Hazine bonoları, Likit fonlar, Fonlar doviz ve emlak konularında fikirlerimi paylaşacağım.
Hazine Bonoları, Devlet Tahvilleri
Hazine bonosu ve devlet tahvili ne demektir aralarında ne fark vardır bilmiyorsanız bu linki takip ederek bu konuda bilgi edinebilirsiniz.
Turkiyede uzun yıllar devam eden krizler ve ülke ekonomisinin batma riski 1990'dan 2000'e kadar devam eden dönemde hazine bonosu yatırımcılarını adeta zengin etti. Zira bu dönemde hazine bonolarının yıllık birleşik getirisi reel olarak 20%'ye kadar ulaşmıştı ve bu dönemde 100 TLlik hazine bonosu alıp elinde tutan bir yatırımcı 10 yılda %515 getiriyle enflasyondan arındırılmış olarak 615 TLlik mal varlıgına sahip oluyordu. 2008'de yaşanan büyük ekonomik krize kadar bu karlar devam etse de Türkiyenin global krizde göstermiş olduğu güçlü performans ülke riski katsayısını ciddi anlamda düşürdü ve günümüzde TÜFE'ye endeksli tahvillerde reel faiz 3% gibi çok düşük seviyelere kadar indi. Yani günümüzde hazine bonosuna yatırım yapmak çok da anlamlı değil. Her şeye rağmen özellikle faizlerin yükseldiği dönemlerde ana parayı ve faiz getirisini reel olarak koruyan TÜFE'ye endeksli tahvillere yatırım yapmayı düşünüyorum. Fakat şu an için 3% gibi düşük bir oran hiç cazip gelmiyor.
Fonlar, Likit Fonlar
Fonlar arasında sadece düşük yönetim ücreti alan borsa endeks fonlarını yatırım yapılabilir buluyorum. Diğer fonlar yüksek yönetim ücreti alıyorlar ve reel getirilerin çok düşük olduğu günümüzde hiç bir cazibe sunmuyorlar. Bankaların fonlarda yaptığı değişik türev uygulamalarını yanıltıcı olarak buluyorum. Eğer fon alacaksanız mutlaka yönetim ücretine ve komisyonlarına bakın. Likit fonlar ise adından anlaşıldığı üzere her zaman zarar etmeden bozdurma avantajı sunarlar, bu avantaj hem fonu yöneten kuruma senelik 2,5% 3% gibi yüksek miktarda komisyon ödememize neden olur hem de fonun yatırım yaptığı enstrümanlar gayet düşük reel getirilere sahiptir. Bu fonlarla bırakın reel kazancı reel kayba uğramamak başarıdır. Ben likit fona yalnızca paramın hemen bozdurmayı düşündüğüm kısmını sadece repodan bir miktar daha yüksek getiri sağladığı için yatırıyorum. Yatırım yaptığım zamanlarda en fazla 2 hafta içinde bozdurmaya gayet ediyorum.
Emlak
Günümüzde ülkemizde hem nüfus artış hızı hem de kentleşme oldukca yavaşlamış durumda. Kentleşmenin yavaşlaması şehirlerdeki hızlı büyümeyi durdurmakta, konut sayısının artış hızının azalması ise emlaktaki fiyat artışını durdurmakta. Evlerimizin eskimesi sonucu oluşan amortisman miktarları evin arsa değerindeki artıştan daha yüksek olduğu zamanlarda evin değerinde düşüş gerçekleşecektir. Özellikle TOKİnin sağladığı emlak arzının talebi ciddi miktarda karşıladığını düşünüyorum. Bütün bu nedenlerle de emlak fiyatlarında gelecekde eskiden yaşadığımız gibi ciddi artışlar görmeyeceğimizi tahmin ediyorum. Bu nedenle uzun süre oturmayı planladığım bir ev dışında emlak yatırımını pek de anlamlı bulmuyorum.
Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları
Bu yazıda Hazine bonoları, Likit fonlar, Fonlar doviz ve emlak konularında fikirlerimi paylaşacağım.
Hazine Bonoları, Devlet Tahvilleri
Hazine bonosu ve devlet tahvili ne demektir aralarında ne fark vardır bilmiyorsanız bu linki takip ederek bu konuda bilgi edinebilirsiniz.
Turkiyede uzun yıllar devam eden krizler ve ülke ekonomisinin batma riski 1990'dan 2000'e kadar devam eden dönemde hazine bonosu yatırımcılarını adeta zengin etti. Zira bu dönemde hazine bonolarının yıllık birleşik getirisi reel olarak 20%'ye kadar ulaşmıştı ve bu dönemde 100 TLlik hazine bonosu alıp elinde tutan bir yatırımcı 10 yılda %515 getiriyle enflasyondan arındırılmış olarak 615 TLlik mal varlıgına sahip oluyordu. 2008'de yaşanan büyük ekonomik krize kadar bu karlar devam etse de Türkiyenin global krizde göstermiş olduğu güçlü performans ülke riski katsayısını ciddi anlamda düşürdü ve günümüzde TÜFE'ye endeksli tahvillerde reel faiz 3% gibi çok düşük seviyelere kadar indi. Yani günümüzde hazine bonosuna yatırım yapmak çok da anlamlı değil. Her şeye rağmen özellikle faizlerin yükseldiği dönemlerde ana parayı ve faiz getirisini reel olarak koruyan TÜFE'ye endeksli tahvillere yatırım yapmayı düşünüyorum. Fakat şu an için 3% gibi düşük bir oran hiç cazip gelmiyor.
Fonlar, Likit Fonlar
Fonlar arasında sadece düşük yönetim ücreti alan borsa endeks fonlarını yatırım yapılabilir buluyorum. Diğer fonlar yüksek yönetim ücreti alıyorlar ve reel getirilerin çok düşük olduğu günümüzde hiç bir cazibe sunmuyorlar. Bankaların fonlarda yaptığı değişik türev uygulamalarını yanıltıcı olarak buluyorum. Eğer fon alacaksanız mutlaka yönetim ücretine ve komisyonlarına bakın. Likit fonlar ise adından anlaşıldığı üzere her zaman zarar etmeden bozdurma avantajı sunarlar, bu avantaj hem fonu yöneten kuruma senelik 2,5% 3% gibi yüksek miktarda komisyon ödememize neden olur hem de fonun yatırım yaptığı enstrümanlar gayet düşük reel getirilere sahiptir. Bu fonlarla bırakın reel kazancı reel kayba uğramamak başarıdır. Ben likit fona yalnızca paramın hemen bozdurmayı düşündüğüm kısmını sadece repodan bir miktar daha yüksek getiri sağladığı için yatırıyorum. Yatırım yaptığım zamanlarda en fazla 2 hafta içinde bozdurmaya gayet ediyorum.
Emlak
Günümüzde ülkemizde hem nüfus artış hızı hem de kentleşme oldukca yavaşlamış durumda. Kentleşmenin yavaşlaması şehirlerdeki hızlı büyümeyi durdurmakta, konut sayısının artış hızının azalması ise emlaktaki fiyat artışını durdurmakta. Evlerimizin eskimesi sonucu oluşan amortisman miktarları evin arsa değerindeki artıştan daha yüksek olduğu zamanlarda evin değerinde düşüş gerçekleşecektir. Özellikle TOKİnin sağladığı emlak arzının talebi ciddi miktarda karşıladığını düşünüyorum. Bütün bu nedenlerle de emlak fiyatlarında gelecekde eskiden yaşadığımız gibi ciddi artışlar görmeyeceğimizi tahmin ediyorum. Bu nedenle uzun süre oturmayı planladığım bir ev dışında emlak yatırımını pek de anlamlı bulmuyorum.
Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları
21 Şubat 2010 Pazar
Risk Yönetimi, Alternatif Yatırım Araçları
Günümüzde çoğu insan birikimlerini nereye yatıracağını bilmemektedir. Çoğu zaman güvenli yatırım aracı diye seçilen yatırım enstrümanları hem farkında olmadan portföylerde yüksek risk oranlarına hem de maddi kayıplara yol açabilmektedir.
İki bölümden oluşacak bu yazımda ayrı ayrı değişik yatırım araçları hakkındaki fikirlerimi ve ideal portföy için düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Altın
Altın yatırım araçları içinde en güvenli olarak bilinen yatırım aracıdır. Eğer ülkeniz işgale uğramışsa siz de elinize taşıyabileceğiniz kadar eşya alarak göç etmek zorundaysanız ve de ekonomik sistem çökmüşse gerçekten de altın en iyi yatırım aracı düşüncesi doğru olabilir. Fakat altının tarihsel fiyat değişimine baktığımızda uzun vadede bırakın kazancı reel kayba yol açtığı görülmektedir. Burada önemli nokta Dünyanın en büyük ekonomisine sahip Amerikada bile enflasyonun olduğunu bilmek ve geçmişteki altın fiyatlarına bakarken enflasyonu da hesaba katmaktır. Dönemsel olarak pozitif getirileri olabilir ama uzun vadede gerek Dünyadaki nüfus artış hızının giderek yavaşlaması, gerek yeni bulunan altın rezervleri ve maden işletmelerinin her yıl piyasaya sürdüğü tonlarca altın gerekse çeşitlenen yatırım enstrümanları nedeniyle altına olan ilgilin giderek azalması, son olarak ise merkez bankalarının altın rezervlerini artırmak yerine azaltması nedenleriyle altının fiyatının uzun vadede gelecekte de düşeceğini düşünüyorum. Küçük yatırımcı olarak altının dönemsel yükselmelerini de yakalayamayacağımızı düşünmem nedeniyle altına yatırımı düşünmüyorum.
Borsa
Borsa farklı sektörlerden çok sayıda şirkete yatırım yapabilme şansı sunduğu için en ideal bulduğum yatırım aracıdır. Borsanın avantajları istatistiklere göre Amerikada en çok kazandırmış yatırım aracı olması, çıkmak istediğiniz zaman hisselerin satışının çok kolay oluşu, bazı hisselerin yıllık temettü gelir fırsatı sunuşu, paranızın az olmasına rağmen büyük şirketlere yatırım yapabilme şansı sunmasıdır. Türkiye için geçmişte özellikle 1990-2000 arası dönemde en çok kazandıran yatırım aracı hazine tahvilleri olsa da borsanın gelecekte en çok kazandıran yatırım aracı olacağını düşünüyorum.
Fakat borsaya yatırım için kısa süreli yüksek dalgalanmalara hazırlıklı olmak; portföyün tamamını borsaya gömmekten kaçınmak; yavaş ama istikrarlı hareketlerde bulunmak gerektiği fikrindeyim.
Genel portföy dağılımı ve diğer yatırım araçları hakkındaki düşüncelerimi bir sonraki yazıma bırakıyorum.
İki bölümden oluşacak bu yazımda ayrı ayrı değişik yatırım araçları hakkındaki fikirlerimi ve ideal portföy için düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Altın
Altın yatırım araçları içinde en güvenli olarak bilinen yatırım aracıdır. Eğer ülkeniz işgale uğramışsa siz de elinize taşıyabileceğiniz kadar eşya alarak göç etmek zorundaysanız ve de ekonomik sistem çökmüşse gerçekten de altın en iyi yatırım aracı düşüncesi doğru olabilir. Fakat altının tarihsel fiyat değişimine baktığımızda uzun vadede bırakın kazancı reel kayba yol açtığı görülmektedir. Burada önemli nokta Dünyanın en büyük ekonomisine sahip Amerikada bile enflasyonun olduğunu bilmek ve geçmişteki altın fiyatlarına bakarken enflasyonu da hesaba katmaktır. Dönemsel olarak pozitif getirileri olabilir ama uzun vadede gerek Dünyadaki nüfus artış hızının giderek yavaşlaması, gerek yeni bulunan altın rezervleri ve maden işletmelerinin her yıl piyasaya sürdüğü tonlarca altın gerekse çeşitlenen yatırım enstrümanları nedeniyle altına olan ilgilin giderek azalması, son olarak ise merkez bankalarının altın rezervlerini artırmak yerine azaltması nedenleriyle altının fiyatının uzun vadede gelecekte de düşeceğini düşünüyorum. Küçük yatırımcı olarak altının dönemsel yükselmelerini de yakalayamayacağımızı düşünmem nedeniyle altına yatırımı düşünmüyorum.
Borsa
Borsa farklı sektörlerden çok sayıda şirkete yatırım yapabilme şansı sunduğu için en ideal bulduğum yatırım aracıdır. Borsanın avantajları istatistiklere göre Amerikada en çok kazandırmış yatırım aracı olması, çıkmak istediğiniz zaman hisselerin satışının çok kolay oluşu, bazı hisselerin yıllık temettü gelir fırsatı sunuşu, paranızın az olmasına rağmen büyük şirketlere yatırım yapabilme şansı sunmasıdır. Türkiye için geçmişte özellikle 1990-2000 arası dönemde en çok kazandıran yatırım aracı hazine tahvilleri olsa da borsanın gelecekte en çok kazandıran yatırım aracı olacağını düşünüyorum.
Fakat borsaya yatırım için kısa süreli yüksek dalgalanmalara hazırlıklı olmak; portföyün tamamını borsaya gömmekten kaçınmak; yavaş ama istikrarlı hareketlerde bulunmak gerektiği fikrindeyim.
Genel portföy dağılımı ve diğer yatırım araçları hakkındaki düşüncelerimi bir sonraki yazıma bırakıyorum.
20 Şubat 2010 Cumartesi
Borsada Hisse Senetlerini ne zaman almalıyız? Elimizde ne kadar Tutmalıyız?
İyi bir yatırımcı, yatırımlarını yönetmek için ayırabileceği zamanı ve yatırımlarının getirileri için kısa ve uzun vadeli beklentilerini tartarak en uygun stratejiyi belirler. Borsada hisse senetlerini ne zaman alacağını belirlediği bu strateji ile bilir.
Benim amacım kısa vadeli oynaklıklara açık olarak uzun vadeli getirimi maksimize etmektir. Bunu yaparken hisse senetlerinde marketi yenecek tahminler yapamayacağımı düşündüğüm için farklı sektörlerden çok sayıda hisse senedini, sektörlerin büyüklüklerini dikkate alarak, portfoyüme eklerim ve aldığım hisse senetlerini acil ihtiyacım olduğu zamanlar dışında satmayı düşünmem. Bu yüzden benim için hisse senedi almak ev almak gibidir.
Blog okuyucularına tavsiyem hiç kimsenin bilmediği bilgilere sahip değillerse hisse senedi alım satımıyla piyasayı yenebileceklerini düşünmemeleridir. Çünkü piyasayı yenmeniz için siz kazanırken birilerinin kaybetmesi gerekmektedir. Eğer bu işin eğitimini almamışsanız, yıllarınızı bu işe profesyonel olarak vermemişseniz yada büyük bir fonu yönetecek kadar derin bir tecrübeye sahip değilseniz piyasadaki küçük ve kolay lokma olan yatırımcı grubuna girdiğinizi bilerek buna göre hareket etmelisiniz.
Gazetelerde ekonomi köşelerinde, çeşitli şirketlerin yatırım bültenlerinde, ve de televizyonlarda yer alan uzman yatırımcıların yorumlarında sürekli "yatırım için uygun zaman budur", "şu hisse senetlerine yatırım yapabilirsiniz" vb. tavsiyelere rastlarız. Fakat ben bu tür duyumların en son biz küçük yatırımcıların kulağına geldiğine inanırım. Her ne kadar her şeyden haberdar olmaya çalışsam da yatırım kararlarımı bu şekilde basından öğrendiğim düşüncelerle değil kendi stratejilerimle almaya çalışırım.
Benim için borsaya girmek için uygun zaman portföyümde hiç hisse senedi olmadığı zamandır. Daha çok alım yapmak için ise borsa endeksinin alım yaptığım seviyelerden daha aşağıya düşmesi ya da yatırım portföyüme sonradan eklediğim kazançlarla portföyümün büyüklüğünün artması gerekmektedir. Borsa ne kadar düşerse borsaya ek yatırım yapmak, borsa son 10 yılın dibinde gezinse bile portföyümün 70% den fazlasını borsada bulundurmamak portföyümde uyguladığım temel kurallardır.
Yemek yerken ilk kaşıktan aldığımız lezzeti sonsuza kadar alacağımızı düşünüp mide spazmı geçirmek pahasına tıka basa yemek yemek ne kadar yanlışsa hiç yemek yememek de doğru değildir.
Benim amacım kısa vadeli oynaklıklara açık olarak uzun vadeli getirimi maksimize etmektir. Bunu yaparken hisse senetlerinde marketi yenecek tahminler yapamayacağımı düşündüğüm için farklı sektörlerden çok sayıda hisse senedini, sektörlerin büyüklüklerini dikkate alarak, portfoyüme eklerim ve aldığım hisse senetlerini acil ihtiyacım olduğu zamanlar dışında satmayı düşünmem. Bu yüzden benim için hisse senedi almak ev almak gibidir.
Blog okuyucularına tavsiyem hiç kimsenin bilmediği bilgilere sahip değillerse hisse senedi alım satımıyla piyasayı yenebileceklerini düşünmemeleridir. Çünkü piyasayı yenmeniz için siz kazanırken birilerinin kaybetmesi gerekmektedir. Eğer bu işin eğitimini almamışsanız, yıllarınızı bu işe profesyonel olarak vermemişseniz yada büyük bir fonu yönetecek kadar derin bir tecrübeye sahip değilseniz piyasadaki küçük ve kolay lokma olan yatırımcı grubuna girdiğinizi bilerek buna göre hareket etmelisiniz.
Gazetelerde ekonomi köşelerinde, çeşitli şirketlerin yatırım bültenlerinde, ve de televizyonlarda yer alan uzman yatırımcıların yorumlarında sürekli "yatırım için uygun zaman budur", "şu hisse senetlerine yatırım yapabilirsiniz" vb. tavsiyelere rastlarız. Fakat ben bu tür duyumların en son biz küçük yatırımcıların kulağına geldiğine inanırım. Her ne kadar her şeyden haberdar olmaya çalışsam da yatırım kararlarımı bu şekilde basından öğrendiğim düşüncelerle değil kendi stratejilerimle almaya çalışırım.
Benim için borsaya girmek için uygun zaman portföyümde hiç hisse senedi olmadığı zamandır. Daha çok alım yapmak için ise borsa endeksinin alım yaptığım seviyelerden daha aşağıya düşmesi ya da yatırım portföyüme sonradan eklediğim kazançlarla portföyümün büyüklüğünün artması gerekmektedir. Borsa ne kadar düşerse borsaya ek yatırım yapmak, borsa son 10 yılın dibinde gezinse bile portföyümün 70% den fazlasını borsada bulundurmamak portföyümde uyguladığım temel kurallardır.
Yemek yerken ilk kaşıktan aldığımız lezzeti sonsuza kadar alacağımızı düşünüp mide spazmı geçirmek pahasına tıka basa yemek yemek ne kadar yanlışsa hiç yemek yememek de doğru değildir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Varlık Fiyatlama Modelleri Ne Kadar Etkin?
Genç bir sporcu olduğunuzu düşünelim. Hasta olduğunuzda ya da sakatlandığınızda performansınız düşebilir fakat kendinizi toparlamanız da ge...
-
Genç bir sporcu olduğunuzu düşünelim. Hasta olduğunuzda ya da sakatlandığınızda performansınız düşebilir fakat kendinizi toparlamanız da ge...
-
Özet: Enerjisa, Sabancı ve EON gibi iki büyük ve kurumsal ortağa sahip olması nedeniyle oldukça güçlü bir finansal borçlanma ka...
-
Bu yazıda F/K oranının ne demek olduğunu, nasıl hesaplandığını, neden önemli olduğunu ve yorumlarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlat...